50 Soru 50 Cevap ile Kadın Hakları

8 Mart Dünya Kadınlar gününün anlamı ve önemi nedir?
8 Mart 1857’de Amerika’da kadınların, bir tekstil atölyesinde düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek ve eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma ve doğum izni talepleriyle başlattıkları eşitlik mücadelesinde hakları uğruna can verdiği gündür. Günümüzde 8 Mart’lar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması, karar mekanizmalarında yer alması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; yaşamın her alanındaki kadın sorunlarına çözüm önerilerinin bir kez daha dile getirildiği gündür.
Medeni Kanunumuza göre evlilik yaşı nedir?
Medeni Kanunumuz uyarınca evlenecek kişilerin 17 yaşını bitirmiş olmaları gerekir. Olağanüstü durumlarda mahkeme kararı ile 16 yaşın tamamlanması halinde de evlenme mümkündür.
Evlenme başvurusu nerede yapılır?
Evlenme başvurusu tarafların yerleşim yerindeki Belediye Evlendirme Dairelerine yapılır.
Evlenme engelleri nelerdir?
Medeni Kanunumuz uyarınca, kardeşler, amca, dayı, yeğen, hala, teyze arasında, boşanan eşlerden biri, diğerinin altsoyu-üst soyu arasında ve evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme yasağının bulunması halleridir.
Evlenmenin genel hükümleri nelerdir?
Eski yasada yer alan ailede erkeğin “aile reisi” olduğu hükmü kaldırılmış, yerine evlilik birliğinde “eşlerin eşitliği” prensibi getirilmiştir. Evlilik içindeki ortak hak ve yükümlülükler de bu prensibe göre belirlenmiştir. Ortak haklar, ortak konut seçimi, birlikte yaşama, birliği yönetme ve birliği temsil etmedir. Ortak yükümlülükler ise birliğin mutluluğunu sağlama, sadakat gösterme, birlikte yaşama, dayanışma ve yardımcı olma, çocuklara bakma ve yetiştirme, giderlere katılma ve meslek veya iş seçiminde özen göstermedir. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ve önemli konularda uyuşmazlığa düşülmesi hallerinde aile mahkemesi hakiminin müdahalesi istenebilecektir.
Aile konutu nedir? Kanundaki kapsamı nasıldır?
Eşlerin, hukuki işlemlerde serbestliği esastır. İstedikleri konuda istedikleri gibi borçlanabilir, işlem yapabilirler. Bunun en büyük istisnası yeni yasa ile getirilen “aile konutu” dur. Aile konutu eşlerin ortaklaşa seçtikleri ve varsa çocukları ile birlikte fiili olarak yaşadıkları ortak konuttur. Yazlık evler, geçici olarak ikamet edilen yerler aile konutu kapsamına girmez. Eşler aile konutu ile ilgili işlemlerinde diğer eşin rızasını almak durumundadır. Eğer, aile konutu eşlerden birisi adına tapuda kayıtlı ise, diğer eşin rızası olmadan başkasına satılması veya ipotek, intifa gibi ayni haklarla sınırlanması mümkün değildir. Eğer aile konutu kira sözleşmesine dayanıyorsa, akit tarafı olan eş, diğer eşin açık rızası olmadan kira sözleşmesini fesih edemez. Akit tarafı olmayan eş, kiralayana çekeceği bir ihtarname ile akit tarafı konumuna gelir.
Evlilik devam ederken birlikte yaşamaya haklı nedenle ara veren taraf, mahkemeden neler talep edebilir?
Medeni Kanunumuzun 197. maddesi uyarınca; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Evlilik devam ederken aile birliğinin devamı için gereken masraflara katılmayan eş için ne yapılabilir?
Medeni Kanunumuzun 198. maddesi uyarınca eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir. Yine birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşe evlilik sürerken nafaka davası açılabilir.
Evlilik devam ederken diğer eşin, mal kaçırması halinde alınabilecek hukuki tedbir var mıdır?
Medeni Kanunumuzun 199. maddesi uyarınca ailenin ekonomik varlığının korunmasının veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesinin gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak tedbir talep eden eşin rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.
Aile içi şiddet hangi şekillerde tezahür eder? Aile içi şiddete uğrayan mağdurların Aile Mahkemesinden talep edebilecekleri tedbirler nelerdir?
Toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik her türlü davranış şiddetin tezahür şekilleri olarak kabul edilmiştir.Şiddete uğrayan aile bireyinin, emniyet birimlerine veya Cumhuriyet Savcılığına başvurur ve bu merciler de başvuruyu Aile Mahkemelerine iletir. Aile Mahkemesi hakimi, 4320 sayılı Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca, şiddet gösteren aile bireyinin, şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması, müşterek evden 6 aya kadar uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması, bu süre için nafaka vermesi; aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi, aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi, varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması, bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması tedbirlerinden bir veya birkaçına ve uygun göreceği benzer tedbirlere karar verebilir. Hakim bu tedbirler hakkında, başvurucudan harç almaksızın ve delil toplamaksızın derhal karar verecektir.
Evlilik hangi hallerde sona erer?
Evlilik, ölüm, boşanma kararı, gaiplik nedeniyle evlenmenin feshi, evlenmenin iptali ve evlenmenin yok hükmünde olduğu hallerde sona erer.
Evliliğin yok hükmünde olduğu haller nelerdir?
Evlenme sözleşmesi yoklukla malul olduğunda kendiliğinden hükümsüz olur. Medeni Kanunumuz uyarınca evliliğin yoklukla malul olduğu haller; irade beyanı yokluğu veya iradenin bizzat açıklanmaması, temsilci tarafından açıklanması, aynı cinsten olan kişilerin evlenmeleri, evlenmenin yetkili evlendirme memuru önünde yapılmaması halleridir. Bu hallerde evlilik birliği hiç doğmaz, taraflar evli değildirler, birbirlerinin mirasçısı olamazlar, doğan çocuğun soy bağı yoktur. Her zaman dava açılabilir.
Evlenme şartlarında hangi eksiklerin olması halinde hakim kararı ile evlilik hükümsüz sayılır? Bu durumda nasıl bir yol izlenmelidir?
Evlenmenin geçersiz olduğu hallerde mutlaka hakimin karar vermesi gereklidir. Ancak; bu şekilde evlilik, hükümsüz hale gelir. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olması, eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması, eşlerden birinde evlenmeye engel olacak şekilde hısımlığın bulunması hallerinde evlilik geçersizdir ve bu geçersizlik halleri herkes tarafından ileri sürülebilir. Ancak bu geçersizlik hallerinde dahi evlilik, hakim kararına kadar geçerli evliliğin tüm sonuçlarını doğurur.
Evlenme şartlarında eksiklik evliliğin hakimin hükmü ile kaldırılması sonucunu doğurur. Cumhuriyet Savcıları ve diğer ilgililer süreye bağlı olmadan dava açabilirler. Aynı şekilde eşlerden biri, kanuni temsilcileri, vasileri, eşlerden birinin mirasçıları da dava açabilirler. Cumhuriyet Savcıları ölümle sona eren bir evliliğin iptali için dava açamazlar ama mirasçılar açabilecektir.
Hangi durumlarda evliliğin nısbi butlan sebebi ile hükümsüzlüğü mahkemeden talep edilebilir?
Bu haller, ayırt etme gücünün geçici olarak yoksunluğu sırasında yapılan evlenme, yanılma, evlenmeyi hiç istemediği halde veya evlendiği kişiyle evlenmeyi hiç düşünmediği halde veya eşinde onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma sokacak derecede önemli nitelikte yanılarak evlenmişse, (şahısta ve nitelikte yanılma), aldatma, (diğer eşin namus ve onuru hakkında aldatmış olması, davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın kendisinden gizlenmiş olması), korkutma, (kendisi veya yakınlarının sağlığına hayatına veya namusuna yönelik korkutma) halleridir. Nısbi geçersizlik davalarında ilgililerin ve Cumhuriyet Savcılarının dava açma yetkileri yoktur. Dava eşler veya ana ve baba veya vasilerinin izni alınmadan yapılan evlenmelerde kanuni temsilciler tarafından açılır. Nispi geçersizlik sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay her halde 5 yıl geçtiği takdirde nispi geçersizlik nedeniyle dava açma hakkı düşer.
Ölüm tehlikesi olan ya da kendisinden uzun süre haber alınamayan eş hakkında geride kalan eş, nasıl bir hukuki yol izlemelidir?
Ölüm tehlikesi ile ortadan yok olan ve kendisinden uzun süredir haber alınamayan, ölümüne kuvvetle muhtemel bakılan kişilerin kesin olarak kayıp olduğuna karar verilir. Kayıp olduğu kararı verilebilmesi için ölüm tehlikesiyle kaybolmasının üzerinden bir yıl geçmiş olmalıdır.
Gaipliğine hükmolunan kimsenin kocası veya karısı evlilik feshedilmedikçe yeniden evlenemez. Kaybolanın eşi evliliğin feshini gaiplik başvurusu ile birlikte veya açacağı bir dava ile isteyebilir. Ayrı bir dava ile evliliğin feshini, davacının yerleşim yeri mahkemesinden açacağı bir dava ile isteyebilir. Kararı alınca nüfus idaresine başvurarak evliliğin feshinin tescilini ister. Gaiplik kararı ile birlikte evliliğin feshi istenmiş ise bu taktirde yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri, nüfus siciline kayıtlı olduğu yer ile, anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Bekleme süresi (iddet müddeti) nedir? Boşanan kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gerekir mi?
Medeni kanunumuzun 132. maddesi uyarınca evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez. Bu sürede kadın doğum yapmışsa süre sona erer.
Buradaki amaç, evliliği sona eren kadının 300 gün içinde doğum yapması halinde kadının bu sürede kadının yeniden evlenmesinin önüne geçerek doğacak çocuğun nesebinin karışmasının önlenmesidir.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
Bu süre beklenmeden kadının yeniden başka bir kimseyle evlenmesi mümkündür ancak bunun için Aile Mahkemesine başvurmalı ve bekleme süresinin kaldırılmasını talep etmesi gereklidir. Mahkeme aracılığı ile kadının gebe olmadığına dair alınacak rapor sonrasında mahkemece bekleme süresi kaldırılmaktadır.
Boşanma nedir, nedenleri nelerdir? Boşanma kararı nasıl kesinleşir?
Kanunda yazılı sebeplere dayanarak eşlerden birinin açtığı dava üzerine evlilik birliğinin, hakimin kararı ile sona erdirilmesidir. Özel boşanma nedenleri, zina sebebi ile boşanma, hayata kast etme, çok kötü veya onur kırıcı muamele, küçük düşürücü suç veya suç işleme kastı ile onursuz bir yaşam sürme, terk sebebi ile boşanma davaları, akıl hastalığı sebebi ile boşanma davaları, genel boşanma nedenleri ise; evlilik birliğinin temelinden sarsılması, ayrılık süresinin bitimi halinde evlilik birliğinin sona ermesi ve anlaşmalı boşanma halleridir.
Bu sebeplerden biri ile verilecek boşanmaya ilişkin gerekçeli(uzun) karar taraflara tebliğ edilir, taraflarca süresinde temyiz edilmeyen(üst mahkemeye gönderilmeyen) karar kesinleşir, kararı veren mahkemenin yazı işleri müdürlüğü, kararı, kesinleştiği tarihten itibaren 30 gün içinde mahkemenin yazı işleri müdürlüğünün bulunduğu Nüfus Memurluğuna gönderir. Oradan da kocanın kayıtlı olduğu yerdeki nüfus memurluğuna gönderilir.
Anlaşmalı boşanma nedir? Nasıl gerçekleşir?
Medeni Kanunumuzun 166. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması; ortak hayatın çekilmez hale gelmesi ve evliliğin en az bir yıl sürmesi halinde eşlerin evliliğin sonuçları hususunda her konuda (velayet, malların paylaşımı, maddi, manevi tazminat ve nafaka vs) anlaştıklarını açıklayan protokolü mahkemeye sunmaları ve bir tarafın açtığı davayı diğerinin kabul etmesiyle tarafların duruşmaya katıldıkları ilk ve tek duruşma ile sonuçlanır.
Boşanma davası için vekalet nasıl çıkarılır?
Özel vekalet çıkarılır, vekalette boşanma hususu açıkça yazılır ve vekalete, yakın tarihte çekilmiş fotoğrafınız yapıştırılır, mahkemeye vekaletin aslı sunulur.
Boşanma davası hangi mahkemede açılır?
Boşanma davalarında görevli mahkeme, aile mahkemeleri olup aile mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde aile ile ilgili işlerle görevlendirilen mahkeme görevlidir.
Boşanma davası neredeki mahkemede açılır?
Yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri ya da eşlerin son 6 ayda birlikte oturdukları yer; -davalının yerleşim yeridir.
Boşanma davasının sonuçları nelerdir?
Boşanma davası sonucunda, taraflar kişisel durumlarını korur (erginlik, kayın hısımlığı, vatandaşlık gibi), kadının soyadı değişir ve baba soyadını alır, taraflar birbirlerinin mirasçısı olma sıfatlarını kaybederler, dava sürerken davacının ölümü halinde, mirasçılar davaya devam edebilir. Mal rejimi sona erer, kusursuz veya daha az kusurlu eş maddi tazminat kazanır, kişilik hakkı saldırıya uğrayan eş ise manevi tazminat kazanır, maddi tazminat istemi katkı payına ilişkinse harca tabidir yine ekonomik durumu iyi olmayan tarafa daha az kusurlu olması halinde nafaka bağlanır, dava süresince bağlanan nafakaya “tedbir”, kararın kesinleşmesinden sonra devam eden nafakaya ise “yoksulluk nafakası” denir ayrıca müşterek çocuk varsa velayet üzerinde olan eş çocuğun bakımına katılım için nafaka talep edebilir, dava süresince bu nafakaya tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası denilmektedir, taraflar kişisel mallarını mal rejimi sona ermeden, tasfiye söz konusu olmadan da isteyebilir.
Maddi tazminatın tespitinde hangi esaslar esas alınır?
Maddi tazminat talep edebilmek için, kişinin boşanma davası açması ya da aleyhine açılmış boşanma davasını reddedip karşı boşanma davası açmış olması, boşanma davasının kabul edilmesi, birliğin boşanma ile sona ermesi, eşin var olan ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, isteyen eşin daha az kusurlu olması ve maddi tazminat talebinde bulunması gerekmektedir.
Boşanma davasında talep edilen maddi tazminat, harca tabi değildir sadece matbu dava harcı verilir, ancak talep edilecek miktarı, karşı tarafın ve sizin ekonomik durumlarınız, evlilik devam ederken, sürdürülen yaşam biçiminin ekonomik düzeyi belirleyici olacaktır.
Manevi tazminatın tespitinde hangi esaslar baz alınır?
Manevi tazminat talebinde bulunabilmek için, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğramış olmalı, zarar ispat edilmeli, zarar talep edilmiş olmalı, boşanma davası açılmalı, boşanma ile sonuçlanmalı, karar kabul edilmeli, eş daha az kusurlu olmalıdır. Manevi tazminata toptan hükmedilir nafaka gibi aylık ödemeler halinde ödenmesine hükmedilmez, manevi tazminata TL olarak hükmedilir.
Boşanma davasında talep edilen manevi tazminat harca tabi değildir sadece matbu dava harcı verilir, ancak tazminat ayrı dava ile istenirse harca tabidir. Hukukumuzda zenginleşme yasağı olması nedeniyle hükmedilen tazminat miktarı zarar nispetinde makul miktarlarda olacaktır. Manevi tazminat miktarı ıslah edilemeyeceğinden dava dilekçesinde yazılan rakam daha sonra değiştirilemez.
Boşanma davasında mahkeme harcı matbu mu nısbi mi belirlenir?
Boşanma davasında mahkeme masrafları matbudur, yani tazminat ve nafaka taleplerinizin miktarı ne olursa olsun sadece davaya dair her boşanma davasında boşanma davası açan tüm kişilerle aynı dava ücretini ödersiniz, ancak kanun değişikliğinden sonra tanık ve sair masraflar artık davanın başında ödenmektedir dolayısıyla eskisine göre ödeyeceğiniz ücret daha fazladır.
Boşanma davasında avukat tutmak mecburi midir?
Avukat tutmak mecburi değildir, davanın kazanılması usuli sürecin doğru yönetilmesine ve ispat kurallarına bağlı olduğundan bir vekiliniz olması işlerinizi kolaylaştıracaktır.
Ekonomik anlamda desteği olmayan kişilerin hukuki yardım almak için başvurabilecekleri bir kurum var mıdır?
Adli Yardım Merkezi çatısı altında avukatlık hizmetinden yararlanmak için maddi olanağı bulunamayanlara, İstanbul Barosu Kadıköy, Kartal, Çağlayan, Gaziosmanpaşa, Bakırköy şubeleri ve Merkez Bürosuyla hizmet sunmaktadır. Başvuru sırasında istenen belgeler; muhtardan alınacak fakirlik belgesi, ile ikametgah belgesi, nüfus cüzdan fotokopisi, ve dava için gerekli belgelerin fotokopileridir. Aile içi şiddete maruz kalmış ve maddi durumu iyi olmayan kişiler evrakları olmadan da kabul edilmekte bekletilmeden ilgili avukata yönlendirilmekte eğer gerekiyorsa sığınma evlerine yönlendirilmektedirler. Adli yardım bürolarımızın iletişim bilgileri kitapçığımızın arkasında yer almıştır.
Boşanma davasında diğer eşin kusurlu olduğunun ispatı nasıl yapılabilir?
Boşanma davasında en önemli ispat araçlarından biri tanıklardır, ancak tanık beyanlarında, tanığın, tarafların iddialarını taraflardan duymuş olması yeterli değildir, tarafların iddialarına ilişkin olayları bizzat görmüş ya da duymuş olmaları önemlidir. Hem tarafların hem tanıkların iddia ve beyanları ,tarafların boşanmalarına neden olan ve sonrasında eşlerin barışmaları ile sonuçlanmayan olayların anlatımına ilişkin olmalıdır. Taraflar sözü edilen sorun konusunda daha sonra anlaşmışlar ise artık o hususlar mahkemenin konusu dışında kalır.
Gerekli görüldüğünde psikologlardan rapor alınmaktadır, maddi hususlarda eşin kredi kartı ekstreleri, varsa maaş bordrosu, banka hesap bilgileri, menkul gayrimenkul bilgileri, harcamalarına dair faturalar ekonomik taleplerinizin ispatı için önemlidir.
Fiziksel şiddet varsa sağlık raporları, şiddeti belgeleyen fotoğraflar da önemlidir.
Boşanmaya sebep olan bu ve bunun gibi bilgisayar kayıtları ve sair her türlü bulgu delil teşkil edebilecektir.
Boşanma davasında eşi adına kayıtlı gayrimenkulün tapuda iptali ile kendi adına tescilini talep eden eş, gayrimenkulün devri sırasındaki tapu masraflarından ve diğer eşin taşınmaz malı devre yanaşmaması karşısında dava açmaktan kurtulmak için bu hususu mahkemeden nasıl talep etmelidir?
Uygulamada sıklıkla tarafların ister anlaşmalı boşanma protokollerinde olsun ister çekişmeli boşanma davalarında olsun, dava dilekçelerinde istemleri, diğer tarafın kendi adlarına olan tapuları kendi adlarına devretmeleri yönündedir, keza mahkemeler de talep uyarınca “davalı” adına kayıtlı gayrimenkulün “ davacıya” devredilmesine karar vermektedirler, Bu kararın sonunda davalı eş, gayrimenkulü devretmemekte ve bu nedenle ayrıca dava açarken yüksek harçlar ödemek mecburiyetinde kalmaktadır ya da davalı devre yanaşsa dahi yine tapudaki harçlar davacı tarafa kalmakta, sırf bu nedenle karar uygulanamayabilmektedir. Oysa Yargıtay’ın da yerleşik içtihatları uyarınca Mahkemeden “davalı” adına kayıtlı gayrimenkulün tapusunun iptali ile “ davacı” adına tescili kararı verilebilmekte, tapuya bu ilamla gidildiğinde son derece düşük ilam harcı ödemekle devir yapılabilmektedir. Bu nedenle bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.
Mahkeme tarafından lehinize ya da velayeti geçici olarak sizde olduğuna karar verilen çocuklarınız lehine hükmedilen tedbir nafakası, ödemekle yükümlü eş tarafından ödenmezse bu alacağın tahsil edilmesi ne şekilde yapılır?
Nafakaya ilişkin kararı yerine getirmeyen borçlu aleyhine icra takibi başlatılıp maaş haczi istenebilir, maaşı bulunmuyorsa maddi malvarlığı, menkul gayrimenkul araç kayıtları ve varsa 3. kişilerdeki alacakları üzerine gidilebilir. Tedbir nafakasına mahkemece ne zaman hükmedilirse hükmedilsin, başlangıcı dava tarihi olacaktır, yani tedbir nafakası geriye yürüyecek dava tarihinden itibaren icraya konu edilecektir.
Mahkeme tarafından lehinize ya da velayeti geçici olarak sizde olduğuna karar verilen çocuklarınız lehine hükmedilen tedbir nafakası, ödemekle yükümlü eş tarafından ödenmezse, ödemekle yükümlü eş aleyhine cezai takibat başlatabilir miyiz?
2004 sayılı Kanun md. 344 (Değişik madde: 31/05/2005 – 5358 S.K./15. md.)
Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.
Velayet kendisine verilmeyen taraf, diğer eşin kendisine mahkemece kabul edilen görüşme günlerinde, müşterek küçüğü göstermemesi halinde, çocuğu ile görüşme hakkı engellenen taraf hangi hukuki yollara başvurabilir?
İcra takibi başlatıp sosyal hizmet memuru eşliğinde çocuk teslimine gidebilir. Aynı zamanda İİK madde 344 uyarınca icra ceza mahkemesinde açılacak dava ile hapis cezası verilecektir.
Boşanma davası sırasında maddi ve/veya manevi tazminat ya da kendisi /veya velayet kendisinde olan küçük için nafaka istememiş eş, boşanma davası kesinleştikten sonra bu istemlerde bulunabilir mi?
Medeni Kanunumuzun 178. maddesi uyarınca evliliğin boşanarak sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu nedenle boşanma davasında talep edilmemişse maddi, manevi tazminat ve nafaka istemleri boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde dava edilebilir. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren geçen bir yılın sonunda bu istemler zamanaşımına uğrar.
Eylemli ayrılık nedir?
Eylemli ayrılık; açılmış bir boşanma davasının reddedilmesinden 3 yıl sonra, evlilik birliğinin yeniden kurulamaması halinde mahkemede yeniden dava açıldığında bu sebeple boşanma kararı verilmesidir.
Boşanma davası sürerken taraflardan biri ölürse davaya mirasçılar devam edebilir mi?
Boşanma davası sürerken davacı ölmüşse, mirasçıları devam edebilir. Davalının kusuru ispatlanırsa mirasçılık hakkını kaybeder. Mal rejimi açısından Medeni Kanunumuzun 236. maddesinin 2. fıkrası uyarınca zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin “artık değerdeki” pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
Boşanma davası sırasında velayetin verilmesinde esas alınan ölçütler nelerdir?
Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır.
Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Çocuğun yararı annesinde kalmasını gerektiriyor, ancak annenin ekonomik gücü yoksa babadan nafaka alınarak küçük yine annenin velayetine bırakılabilecektir.
Velayetin anne ya da babaya verilmesi, daha çok çocuğu ilgilendiren, onun menfaatine ilişkin bir husus olduğundan gerek Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6.maddelerinde yer alan hükümler, gerekse velayete ilişkin yasal düzenlemeler karşısında, velayeti düzenlenen çocuğun, idrak çağında olması halinde, kendisini yakından ilgilendiren bu konuda, ona danışılması ve görüşünün alınması gerekir.
Mal rejimi nedir?
Eşlerin, evlilik öncesi sahip oldukları ve evlilik süresince edindikleri malvarlığını yönetme, yararlanma ve bunlar üzerinde her türlü işlem yapma usulleri ile evlilik sona erdiğinde nasıl paylaşılacağını belirleyen hukuk kurallarına mal rejimi denir.
Yasal mal rejimimiz nedir? Önceki mal rejimimiz ne idi? Yeni mal rejimin yürürlük tarihi nedir?
Evlenmeden önce veya sonra, seçimlik mal rejimlerinden birini sözleşme yaparak seçmemiş olan eşlerin kanunen tabi olduğu sisteme yasal mal rejimi denir. 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanunda yasal mal rejimi “Edinilmiş Mallara Katılma rejimi” dir.
2002’den önce yapılmış evliliklerde eşler 1 yıl içinde sözleşme yapmamışlarsa 2002’ye kadar önceki mal rejimlerine (kendileri bir sözleşme akdetmedilerse eski mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi), 2002’den sonra ise yasal mal rejimine tabi olurlar. Yeni mal rejiminin yürürlük tarihi 01.01.2002’dir.
Yasal mal rejimi dışında seçimlik mal rejimleri nelerdir ?
Yasal mal rejimi dışında seçimlik mal rejimleri eski mal rejimimiz olan mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimleridir.
Mal ayrılığı rejimi, eski Medeni Kanunun yasal mal rejimidir. Bu rejimde, eşlerden birinin evlilik birliği içinde edindiği mallar tamamen kendisine aittir. Kime ait olduğu belirlenemeyen mallar ise eşlerin paylı mülkiyetinde kabul edilmektedir. Mal sahibi eş diğer eşin rızasını almak zorunda olmadan, malı üzerinde istediği gibi yararlanma ve tasarruf hakkına sahiptir. Evlilik sona erdiğinde ise her eş kendi malını alma hakkına sahiptir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde ana kural mal ayrılığı olmakla birlikte bazı mallar paylaşıma konu edilmiştir. Yasaya göre, rejimim kurulmasından sonra edinilen “ailenin ortak kullanımına ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ortak geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar ve bunların yerine geçen değerler “ mal rejimi sona erdiğinde eşler arasında ortak olarak paylaşılır. Bu rejime konu paylaşım nakdi değil, ayni bir paylaşımdır.
Mal ortaklığı rejiminde, eşlerin yasa gereği kişisel mal sayılan malları dışında tüm malları ve gelirleri ortaktır. Ortaklık mallarında eşler birlikte tasarrufta bulunurlar. Ancak 3. kişilerin iyi niyetleri korunur. Mal ortaklığı rejiminin tasfiyesinde, eşler kişisel mallarını alırlar. Ortaklık mallarını ise ayni olarak yarı yarıya bölüşürler. Eğer aralarında anlaşma varsa farklı oranlarda bir paylaşım yapmaları da mümkündür. Evlilik ölüm ile biterse, sağ kalan eş ortaklık mallarına girerse aile konutu ve ev eşyalarının mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir. Ölüm dışında bir sebeple sona erdiğinde eşlerden biri üstün yararını ispatladığı ortaklık mallarının aynını isteyebilir.
Yasal mal rejimi ne zaman sona erer?
Yasal mal rejimi tarafların boşanması, evliliğin iptaline karar verilmesi, taraflardan birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulü ile sona erer.
Edinilmiş mallara katılma rejimindeki tasfiyenin genel esasları nelerdir?
Yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin edinilmiş malları ve kişisel malları ayrımına dayanır.
Kanun gereğince veya sözleşme ile kişisel mal olarak kabul edilen mallar dışında eşlerin mal rejimi süresince karşılığını vererek elde ettikleri bütün malları edinilmiş mal olarak kabul edilir ve mal rejimi sona erdiğinde paylaşıma tabi olur.
Ancak bu paylaşım mülkiyetin talep edilebileceği ayni bir paylaşım olmayıp edinilmiş mallara bazı eklemeler ve denkleştirme yapılıp bu mal grubuna ilişkin pasif kısım düşüldükten sonra kalan artık değer üzerinden hesaplanarak bir alacak hakkından ibarettir.
Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. ( md. 226 ve devamı) Eşlerden biri diğer eşin bir mal edinmesine, sahip olduğu malın iyileştirilmesine veya korunmasına hiç veya bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. Bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır. Bir değer kaybı söz konusu olmuşsa katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. (md.227)
Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme yapıldıktan sonra kalan miktar eşler arasında eşit paylaştırılır.
Ancak zina veya hayata kast nedeni ile boşanma durumunda yargıç, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
Edinilmiş mallar nelerdir?
Tarafların evlendikleri günden başlayarak emekleri karşılığında edindikleri mallar (yani yaptıkları iş ve meslekleri sayesinde elde ettikleri kazançlardan edindikleri mallar), sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler ( emekli ikramiyesi gibi), çalışma gücünün kaybı nedeni ile ödenen tazminatlar, kişisel malların gelirleri, edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir.
Edinilmiş mallara eklenecek değerler nelerdir?
Eşlerden birinin mal rejimini sona ermesinden önceki bir yıl içerisinde, diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, bir eşin, mal rejiminin devamı süresince, diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerdir.
Kişisel mallar nelerdir?
Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya ( kadınların takıları, makyaj malzemeleri, erkeklerin kol düğmeleri, tarafların giyecekleri gibi), tarafların emek vermeden sahip oldukları mallar ( bağış, miras gibi) tarafların evlenmeden önce sahip oldukları mallar, mânevi tazminat gibi tarafların alacakları, kişisel malların yerine geçenler ( örneğin evlenmeden önce sahip olunan veya miras yolu ile gelen bir evi satıp yerine yenisinin alınması gibi), tarafların aralarında “kişisel mal” olarak kabul edileceğini kararlaştırdıkları mallardır.
Sağ kalan eşin miras payına mahsuben aile konutu olarak oturduğu ev üzerinde mirasçılardan intifa ya da oturma hakkını ve ev eşyası üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını talep hakkı var mıdır?
Medeni Kanunumuzun 240. maddesi uyarınca; sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına (yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca malların tasfiyesinde eşe kalacak miktar) mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin olması hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.
Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
Sağ kalan eşin miras hakkına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını talep etme hakkı var mıdır?
Medeni Kanunumuzun 652. maddesi uyarınca eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya miras bırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
Eşlerden biri öldüğünde sağ kalan eş miras hakkı ve mal rejimi kapsamında neler talep edebilir?
Önce eşlerin tabi oldukları mal rejimi tasfiye edilecek, sağ kalan eş edinilmiş malların yarısını alacak, edinilmiş malların diğer yarısı ile ölenin kişisel malı, miras olarak paylaşılacak, sağ kalan eş çocukları varsa, ¼ miras payını da alacaktır.
Mal rejimi seçimi ne zaman yapılır?
Eşler, tabi oldukları mal rejimini, aralarında sözleşme yaparak her zaman değiştirebilirler. Mal rejimi seçimi, evlenmeden önce Noterde mal rejimi sözleşmesiyle, evlenmeden sonra Noterde mal rejimi sözleşmesiyle, evlenme başvurusunda yazılı bildirimle Evlendirme Memurluğu’nda yapılır.
2002 den önce yapılan bir evlilik 2002 den sonra boşanma ile sona erdiğinde malların tasfiyesi hangi rejime göre yapılır?
Örneğin 1980’de evlenen bir çift 2005’te boşandı ise; 1980 ile 01.01.2002 tarihleri arasında edinilen mallar için eski mal rejimimiz olan mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden 2005’e boşanma kararı kesinleşinceye kadar geçen sürede edinilen mallar için yasal mal rejimimiz olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
Eşlerden biri evlilik devam ederken ölürse, örneğin A ile B evlendi. İki çocukları oldu. 10 yıl sonra A öldü. Mal rejiminin tasfiyesi ve miras paylaşımı nasıl yapılır?
Evlenmeden önce Evlendikten sonra
A’nın 10.000 lirası var 60.000 liraya daire almış
Kişisel mal, paylaşılmaz Edinilmiş mal, paylaşılacak
B önce dairenin yarı bedeli,30.000 lirayı alacak. Kalan 30.000 TL sağ kalan eş ve çocukları arasında miras olarak paylaşılacak. Sağ kalan eşin miras payı ¼’tür, kalan ¾ çocuk sayısı ile bölünerek çocukların miras payı da böylece bulunur. Miras paylaşımı sonrası daire üzerinde B ile iki çocuğu birlikte malik olacaklar, Sağ kalan eşin miras payına mahsuben dairenin mülkiyetini ve ev eşyalarını talep hakkı var (TMK. 240 ve 652 gereği).
Nafaka Davaları hakkındaki yazımıza da göz atmayı unutmayın.