9:00 - 18:30

Çalışma Saatlerimiz / Pzt - Cmt

+90 216 469 9229

Aklınıza bir şey mi takıldı?

Evlilikte buzdağının altında neler saklı?

Dönüşüm > Uncategorized  > Evlilikte buzdağının altında neler saklı?

Evlilikte buzdağının altında neler saklı?

Evlilik bizim için ne anlam ifade ediyorsa tam da bu konunun altında bir tümsek biriktiriyoruz ilişkilerimizde. Yani evlilik demek öncelikle ilişki demekse muhtemelen yalnızlık korkularımız, ekonomik bir statü demekse çoğunlukla parasızlık ya da geçim kaygılarımız, çocuklar demekse çocuklara karşı oynanıldığı zannedilen başka bir dünya, büyük aile demekse sınır koyamamakla ilgili yine 3. kişilere maskelenmekle ilgili kamburlarımız oluyor. Adı evlilikse, ilişkinin sürdürülmesi kurumsal bir gereklilik olarak hissediliyor. Burada kastım canı sıkılan, içinde şişlikler biriken herkes boşansın, evlilikleri sürdürmek için zorlamasın değil kesinlikle.

Evliliklerin huzurla ve denge ile sürmesi için özellikle de bizim toplumumuzda 2 zor şeyi başarmamız gerekiyor: 1-Dünyaya varolma amacımızın kendimizi tanımak, kendimizi bilmek, kendimiz olmak yani kendimizi tanıyarak bilerek gerçekleştirmek olduğunu, ilk ve önemli yaşam amacımızın bu olduğunu sıklıkla hatırlamak, 2- ve evet kendimiz olmak!…

Bu ikinci aşama, “Hayır!” diyebilmeyi, sınırlarını koruyabilmeyi, önce ben diyebilmeyi gerektiriyor. Bizse toplum olarak kendimizi öne çıkarmamayı, önce karşımızdakini düşünmeyi, hele annelik vasfı varsa bolca fedakarlıkta bulunmayı öğrendik ve hep de buralarda yorulduk, yıprandık belki de yok sayıldık.

İşte evliliklerde, aslında evlilikleri sürdürebilmek için yaptığımız tüm fedakarlıklar, koymadığımız tüm sınırlar -evet evlilik yılı artmış olarak- hikayenin ilerleyen zamanlarında evliliğin bitiş sebepleri olarak önümüze çıkar. Çünkü içimizde biriktirdiklerimiz görünenin çok ötesindedir.

Bu nedenle dediğim gibi iletişim kurabilmek, sorunları farkedip, doğru dilde doğru zamanda ifade

edebilmek, aslında hep dediğim gibi içimize gömmeyip başında sağlıklı şekilde tartışabilmek evlilikleri huzur ve denge içinde sürdürülebilir kılar.

Yıllarca alanda çalışmış ve kendi dönüşüm yolculuğuna da başlamış bir kişi olarak ben buradaki öz problemin yine varlıksal olduğunu net olarak görüyorum. Evren, sizin siz olmadığınız bir hikayede yaşamanıza, çalışmanıza er ya da geç şu ya da bu vesile ile izin vermiyor ve biz yaşarken bunun adına boşanma diyoruz.

Evliliği sürdürmek adına içinize attıklarınız, sizin siz olmanız önünde engeller teşkil ediyor ve siz

olamadığınız bir hikayenin sürmesi ise doğal olarak imkansız. Hukuken inat etse de taraflar, fiilen bu evlilikler sona ermeye mecbur. Anlamamız gereken en yalın şey şu ki; bir evlilik, bir ilişki sizin siz olmanıza hizmet ettiği ve geliştirdiği sürece varlığını koruyabiliyor. Bu nedenle evliliklerimizin bir ömür mutlulukla sürmesini diliyorsak kendimize “Ben kendim olarak evlilikte varolabiliyor muyum?” diye sormalı ve derinlerimizde bir buzdağı biriktirmeden iletişim kurabilmeliyiz…