9:00 - 18:30

Çalışma Saatlerimiz / Pzt - Cmt

+90 216 469 9229

Aklınıza bir şey mi takıldı?

İYİ HAL İNDİRİMİ KALDIRILMALI MI? KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

Dönüşüm > Uncategorized  > İYİ HAL İNDİRİMİ KALDIRILMALI MI? KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

İYİ HAL İNDİRİMİ KALDIRILMALI MI? KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

İyi hal indirimi, şimdiye kadar  failin duruşmalarda takım elbise giymesi, duruşma boyunca sakin durması olarak çoğunlukla medyaya ve kararlara yansıdı ve bu şekilde anlaşıldı.

Peki iyi hal indirimi gerçekte nedir? Neyi amaçlar, hangi koşularda verilir? Nasıl uygulanır? Kaldırılmalı mıdır?  İyi hal indiriminin kaldırılması Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde etkili olur mu?

Öncelikle TCK madde 62 ‘de düzenlenen maddenin başlığı takdiri indirim sebepleridir. Kararlara yansıyan gerekçeler nedeniyle uygulamada iyi hal indirimi olarak adlandırılmaktadır.

Daha bu noktadan anlaşılmaktadır ki takdiri indirim sebepleri amacına uygun kullanılmamaktadır. Takdiri indirim sebebinin uygulanması, suçların şahsileştirilmesi prensibinden gelmektedir. Amaç, aynı suçu işleyen 2 kişinin birbirinden farklı tutum ve davranışlarının ayrı ayrı değerlendirilebilmesidir. Şöyle düşünelim, bir kişi var ki samimi şekilde keşke öldürmeseydim diyor ve suçunu ikrar ediyor, delilleri gösteriyor, diğeri ise iyi ki ben öldürdüm yine olsa yine yaparım diyor işte bu iki kişiye takdiri indirim sebepleri uygulanmaz ise aynı ceza verilmesi gerekiyor. O halde suçların şahsiliği ilkesi, her kişinin suçtan etkilenişini, fiilden sonraki idrakini, failin geçmişini, ilişkilerini  inceleyerek aynı suçu işleyen her kişiye aynı cezayı vermemeyi hedeflemektedir. Takdiri indirim sebeplerinin varlığı halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.

Hem medyaya hem kararlara iyi hal indirimi olarak geçmesi, uygulamada dosyayı inceleyen hakimlerin olayın ayrıntılarına göre özel gerekçelerle hüküm kuramamasından ileri gelmektedir.

Diğer yandan ceza infaz yasalarımız mahkemede verilen kararların ¾’ünün uygulanmasını kabul etmektedir hatta hali hazırda cezaevlerindeki doluluklar nedeniyle bu oran da yarıya indirilmiştir.

Kadın hakları alanında fiilen 20 senedir çalışan bir kadın aktivist olarak; kadına yönelik şiddetin önlenmesi için neler yapılması gerektiğini alandaki kıymetli tecrübe ve bilgilerimize istinaden defaten aktarmış olsak da zamanı gelmişken bir kez daha kaleme almak isterim:

Gelin son 15 yılda Türkiye’de kadın hakları alanında neler yaşandı hatırlayalım:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2009 yılında Nahide Opuz’u haklı bulmuş ve Türk Devletine kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin açık bir izdüşüm belirtmiştir. Öncelikle kadına yönelik şiddet halinde şiddet mağdurunun ulaşabileceği tek bir kurum olması gerektiğini öngörmüş,  yani savcılık, karakol, hastane, sığınma evi gibi tüm hizmetlere aynı çatı altında  mağdurun kavuşması gerektiğini belirtmiştir. Aynı zamanda  kararların yeknesak ve hızlı bir biçimde  verilmesini özellikle delil aramaksızın tedbir kararları verilebilmesini ve bu kararlarda teknolojik alt yapının kullanılarak ölümlerin önüne geçilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Hakikaten Türkiye, 2011 yılında İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan taraf olmuş, 6284 sayılı yasa kabul edilmiş, 6284 sayılı yasa ile Şönim’ler kurulmuş(şiddeti önleme izleme merkezleri), mağdurlara tek çatı altında hizmet verilmesi amaçlanmıştır. Hatta önce elektronik buton (Bu uygulamada faili gören mağdur butona basarak polisi çağırıyordu dolayısıyla şiddeti önlemeye el vermesi mümkün değildi uygulamadan kaldırıldı.) sonrasında elektronik kelepçe uygulaması münferiden Bakanlıklar arasında kabul edilen bir protokol uyarınca belirlenen illerde belirlenen sayılarda uygulandı.

Yıl 2022, gelinen noktada uluslararası hukuk anlamında İstanbul Sözleşmesi varlığını sürdürse de fiilen kaldırıldı, 6284 sayılı yasa halen uygulanmaya devam ediliyor, elektronik kelepçeler maliyetli bulunarak ölümcül bulunan kadına yönelik şiddete ilişkin dosyalarda uygulanmıyor, Şönim’ler sığınma evlerine yönlendirme yapsa da belediyeler tehlike nedeniyle günümüzde sığınma evlerini kapayabiliyor, hala 100.000’i aşan belediyeler yasada olsa da ekonomi ve güvenlik sebepleri ile yeni sığınma evi açmıyorlar, Şönimler de maalesef bütün hizmetler hedeflendiği gibi aynı çatıda verilemiyor.

Evet bir sürü olumsuz gözüken şey anlattığımın farkındayım ama hala uygulamada elimizde çok önemli araçlar var  asıl eksikliğimizin  toplumsal cinsiyet  ayrımcılığına dayalı bakış açımız olduğunu bu konuda akla gelen her kurum, kuruluş, özellikle yargı, medya, barolar , polis amirlikleri başta olmak üzere düzenli eğitim alınması gerektiğini belirtmek isterim.

Kadına yönelik şiddet hakkında yaklaşık 15 yıllık geçmiş perspektiften sonra gelecek için neler söyleyebiliriz? Neler yapılabilir?

  • Takdiri indirim sebepleri konusunda hakimlerimizin, takdir haklarını kullanırken gerçek niyeti araştırarak, olayın özüne ilişkin hususları gerekçelerinde kullanmaları noktasında bu konunun bekçisi olmalıyız …
  • İnfaz yasasının uygulanmasında, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle suç işlenmesi halinde takdiri indirim sebeplerinin uygulanmaması şeklinde bir düzenleme getirmeliyiz.
  • Şiddet failleri kesinlikle zorunlu gerekirse yatarak tedavi olmak suretiyle ÖFKE KONTROLÜ tedavisi görmesini sağlamalıyız. (Bu kararı 6284 sayılı yasa ile verebiliyor Hakimlerimiz sadece zorunlu tutamıyorlar failleri, bu konuda bir düzenleme yapılmalı),
  • Denetimli serbestlik hükümlerinde kadına yönelik şiddet nedeniyle suç işleyen kimselere toplumsal cinsiyet ayrımcılığı eğitimi verilmeli. ( Alkol nedeniyle ehliyetin geri alınması eğitimleri son derece başarılı ise bu konuda da aynı güçte eğitimler verilebilir, verilmeli!!!)
  • Elektronik kelepçe uygulaması ile ölümleri önlemek mümkün, Devletimiz bu konuda bütçe ayırmalı,
  • Şönimler büyük metropollerde daha cok şubede halka ulaşır olmalı ve içinde amaç edinildiği gibi savcılık, avukat(İstanbul’da İstanbul Barosu insiyatifi ve adli yardım bütçesi ile avukat bulundurmaktadır, diğer şehirlerde avukat bulunmamaktadır.), ilk yardım, şikayet hakları için polis bulunmalıdır.
  • Sığınmaevleri arttırılmalıdır. Belediyeler takip edilmeli açmayan Belediyeler hakkında yaptırım uygulanmalıdır.
  • Medya, yargı, barolar, emniyet birimleri toplumsal cinsiyet ayrımcılığı hakkında düzenli eğitimlerden geçirilmelidir.
  • Aileyi koruma saiki ile hareket ederken, içindeki omurga olan kadını ve onun insan haklarını ve en temel yaşam hakkını temel almalıyız.

Son söz, KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEK MÜMKÜN, KADIN CİNAYETLERİNİ ÖNLEMEK MÜMKÜN, YETER Kİ TEK İRADE OLALIM…

Avukat Afet Gülen Büberci
Dönüşüm Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
https://afetgulenbuberci.com
https://www.instagram.com/av.afetgulenbuberci/
https://www.linkedin.com/in/afetgulen/
https://www.facebook.com/afetgulenbuberci