Temsil Yetkisi Olmayan Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin Kamu Borçlarından Sorumluluk Durumu

Yazar:Fethi AYGÜN(*)
Yaklaşım Dergisi / Aralık 2004 / Sayı: 144
I- GİRİŞ
Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesine göre bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul bulunan şirket, anonim şirket olarak tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 312-346. maddelerinde yönetim kuruluna ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Anılan Kanun’un 317. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri, şirket tüzel kişiliğinin kanuni temsilcileridir.
Anonim şirket mal varlığının kamu alacağının teminine yetmemesi halinde şirket yönetim kurulu üyeleri nezdinde 6183 sayılı Kanun uyarınca takibat yapılmaktadır. Yönetim kurulu üyesi olarak görülen kişilerin şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu ancak, şirketi temsile yetkisi bulunmadığı halde bu kişiler nezdinde 6183 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak takibat yapılabildiğine rastlanmaktadır.
Yazımızda temsil yetkisi olmayan anonim şirket yönetim kurulu üyesinin kamu borçlarından dolayı sorumluluk durumu konulu çalışmamıza yer verilmiştir.
II- ŞİRKETİ TEMSİLE YETKİLİ OLAN KİŞİLERİN BELİRLENMESİ
A- AMME ALACAĞI VE AMME BORÇLUSU KAVRAMI
6183 sayılı Kanun’un 1 ve 2. maddeleri kapsamına giren amme alacaklarının tamamı amme alacağıdır. Anılan Kanun’un 3. maddesinde amme borçlusu veya borçlu teriminden “amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini” ifade ettiği belirtilmiştir.
Amme alacağını ödemek mecburiyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin kanuni temsilcileri 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesinde amme borçluları arasında sayılmış bulunmaktadır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerini veya diğer temsilcilerini bu kapsamda değerlendirmek mümkün bulunmaktadır.
1- Şirketi Temsile Yetkili Kişilerin Belirlenmesi
Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesinde; “Anonim şirket idare meclisi (yönetim kurulu) tarafından idare ve temsil olunur.” hükmü ile anonim şirketlerde şirketin yönetim kurulu tarafından idare ve temsil edileceği belirtilmiştir. Bu durum genel kuraldır. Yani anonim şirket yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur.
Türk Ticaret Kanunu’nun “Vazifelerin azalar arasındaki taksimi” başlıklı 319. maddesinde ise; “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmiyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” denilmektedir
319. madde hükmü, yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile sorumlu müdürlere devredilebileceğine ilişkindir. 319. madde ile anonim şirketlerin temsili ile ilgili olarak özel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan madde uyarınca özel bir belirleme yapılmamışsa 317. madde uyarınca şirketi temsili yetkili kurulun yönetim kurulu olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da idare ve temsil salâhiyeti verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olmasıdır.
Öte yandan, Türk Ticaret Kanunu’nun “Tescil” başlıklı 323. maddesinde, idare meclisinin şirketi temsile salâhiyetli kimseleri tescil edilmek üzere ticaret siciline bildireceği, temsil salâhiyetine müteallik kararın noterlikçe tasdik edilmiş suretinin de sicil memuruna verilmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre;
– Şirketi temsil yetkisine ilişkin noter tasdikli yetkili organ (yönetim kurulu veya genel kurul) kararı,
– Şirketi temsil yetkisi verilen kişilerin kimler olduğu,
hususlarının ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun “Tescilin üçüncü şahıslara tesiri” başlıklı 38. maddesi gereğince de bu tescilin ilan tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği tabiidir.
Türk Ticaret Kanunu’nun “Vüs’at ve şümulü” başlıklı 321. maddesinde de, “Temsile salâhiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salâhiyetinin tahdidi (sınırlanması), hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salâhiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir.” denilmektedir.
321. madde ile temsil salâhiyetinin kapsamına işaret edilerek, temsile salâhiyetli olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm işleri ve tüm hukuki muameleleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu salâhiyetin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı ifade edilmektedir.
III- TEMSİLCİLERİN KAMU BORÇLARINDAN SORUMLULUKLARI
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak, bir anonim şirketin yönetim kurulu üyelerinin belirlenip sorumlu tutulabilmesi için;
– Öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin veya birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığı,
– Esas sözleşmede şirketi temsile yetkili üye belirlenmemiş ise sözleşmede yönetim kurulu veya genel kurula yönetim kurulu üyesi olması şartıyla murahhas üyeleri veya şirkette pay sahibi olmayan sorumlu müdürleri temsilci olarak belirleme konusunda yetki verilip verilmediği,
– Esas sözleşmede temsilci belirleme konusunda yetkisi bulunan organ tarafından bu yetki çerçevesinde temsil salâhiyetinin; yönetim kurulu üyelerinden biri veya birkaçına ya da yönetim kurulu üyelerinden en az biri ile birlikte şirketin sorumlu müdürü veya müdürlerine devredilip devredilmediği,
hususları, tescil ve ilanın yapıldığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ne bakılarak belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 319 ve müteakip maddelerine göre temsil salâhiyeti murahhas azalara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılmamış ise aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır.
Yapılan bu açıklamalara göre, kamu alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin tetkik olunması, temsil salâhiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya bir kaç üyeye veya şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salâhiyetinin murahhas üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakıldığının anlaşılması halinde kamu alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir.
6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında, 319. madde hükmüne göre temsil salâhiyeti verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm muamelelerde tam yetkili olmaları zorunludur. Buna göre, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci, şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil salâhiyeti verilmiş kişi veya kişiler olacaktır (1).
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin vergi mükellef veya sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu sayılanların vergileme ile ilgili ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellef veya vergi sorumlularının varlığından kısmen veya tamamen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağını hüküm alınmış bulunmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ile tüzel kişilere (anonim şirketlere) düşen vergisel yükümlülüklerin “kanuni temsilcileri” tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasına göre temsilcilerin bu görevleri yerine getirmemeleri yüzünden yükümlünün veya vergi sorumlularının (anonim şirket) mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, yasal temsilcilerin şahsi varlıklarından alınır
.
IV- KONU İLE İLGİLİ YARGI KARARLARI
Konuya ilişkin olarak Danıştay Dördüncü Daire’nin bir Kararı’nda (2); (X) A.Ş. yönetim kurulu üyesi (A)’nın şirketin vergi borçları nedeniyle vergi dairesince İMKB Takas ve Saklama Bankası Anonim Şirketi’ndeki hesaplarında bulunan hisse senetleri üzerine uygulanan haciz işleminin iptali istemiyle dava açıldığı, ilgili vergi mahkemesi kararında da; Türk Ticaret Kanunu’nun 317, 319, 321 ve 336. maddelerinin değerlendirilmesi sonucu, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından temsil edileceği, ancak temsil yetkisinin 319. madde uyarınca yönetim kurulu üyelerinden birine veya bir kaçına bırakılması halinde yetkinin gereği gibi kullanılmamasından dolayı yetkisini devreden ve temsil yetkisi bulunmayan diğer yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulamayacaklarının anlaşıldığı, ayrıca dosyada bulunan belgelerin incelenmesinden, şirket kuruluş ana sözleşmesinde 3 yıl süreyle başka bir kişinin yönetim kurulu başkanı olarak seçildiği ve sadece kendisine imza yetkisi verildiği, dolayısıyla şirketin temsil ve ilzam yetkisinin münferit imza ile bu kişiye ait bulunduğu, davacının yönetim kurulu üyesi olmasına karşın şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı belirlendiğinden, davacının ödenmeyen vergi borçlarından sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı, diğer taraftan tüzel kişiliği haiz şirketlerden tahsil edilemeyen kamu alacağının sorumlu sıfatıyla kanuni temsilcilerden tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle söz konusu alacağın şirketten tahsilinin imkansız hale geldiğinin tespit edilmesi gerektiği, mahkemelerince verilen ara kararına davalı idare tarafından gönderilen cevaptan bu yönde bir tespitin yapılmadığı görüldüğünden kanuni temsilcisi olmasına rağmen şirketin vergi borçları nedeniyle davacının takip edilemeyeceği gerekçesiyle yönetim kurulu üyesi (A) nezdinde yapılan haciz işleminin iptaline karar veren vergi mahkemesinin kararını yerinde bulmuştur.
Ayrıca Danıştay Üçüncü Daire’nin bir Kararı’nda (3) ise; yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatını üyelikle değil, temsil yetkisi ile kazandıkları, bu nedenle yönetim kurulu üyelerine şirketi temsile yönelik herhangi bir yetki verilmemesi halinde, söz konusu üyelerin şirketin vadesinde ödenmeyen vergi ve ceza borçlarından sorumlu tutulmayacağına karar verilmiştir.
Görüleceği üzere şirket yönetim kurulu üyelerinin amme alacağından sorumlu tutulabilmeleri için temsil yetkilerinin bulunması gerekmektedir. Bu kapsamda, temsil yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyesinin amme alacağından sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 319. maddesi ile belirlenen kişilere sorumluluk verilmişse bu kişilerin amme alacağından sorumlu tutulmaları gerekmektedir. 319. madde kapsamında temsil yetkisi verilmeyen yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulmamaları gerekmektedir. Ancak 319. maddenin birinci fıkrasına göre yönetim kurulu üyelerinden en az birinin temsil yetkisi bulunması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 319. maddenin ikinci fıkrasına göre ayrıca şirketi temsile yetkili kişiler belirlenmemişse 317. madde hükmü tatbik olunur. 317. maddeye göre anonim şirket yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunacağından bu durumda ise şirket yönetim kurulu üyelerinin tamamı amme alacağının tamamından sorumludur. Bu durumda yönetim kurulu üyeleri nezdinde 6183 sayılı Kanun uyarınca işlem yapılabilmesi için şirketin ödeme yapamadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
V- SONUÇ
Anonim şirket yönetim kurulu dışında ayrıca sorumlular belirlenmiş ise bu kişilerin şirketi temsil ve idareye yetkili olduklarının kabul edilmesi gerekir. Ancak anonim şirketlerde temsil yetkisinin dışarıdan kişi ya da kişilere verilmesi halinde yönetim kurulu üyelerinden an az birinin de temsil yetkisinin bulunması gerekir. Böyle bir belirleme yapılmamış ise Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesi hükmünün nazara alınması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda anılan söz konusu maddeleri uyarınca belirlenen anonim şirket temsilcilerinin müşterek ve müteselsil sorumlulukları nazara alınarak haklarında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 10. maddesi uyarınca işlem yapılacaktır. Ancak şirketi temsile yetkili olanlar nezdinde 6183 sayılı Kanun ile ilgili takibat hükümlerinin uygulanabilmesi için öncelikle şirket nezdinde söz konusu Kanun hükümlerinin uygulanması ve amme alacağının şirketten tahsilinin mümkün olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
* Maliye Bakanlığı, Gelirler Başkontrolörü, Ostim Vergi Dairesi Başkan Vekili
(1) 17.01.1996 tarih ve 22526 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 390 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği.
(2) E. 2004/435, K. 2004/613 sayılı Kararı.
(3) E. 998/2761, K. 1999/2128 sayılı Kararı.