Anonim Şirketlerde İmtiyazlı Ayrıcalıklı Hisseler
ŞÜKRÜ KIZILOT *
I. GENEL AÇIKLAMA
Bilindiği üzere, anonim şirketlerde ortaklık paylan hisse senetleri ile temsil olunur. Normal uygulama biçimine göre, ortaklar hisseleri oranında kârdan pay alırlar ve yine şirketin genel kurulunda kullandıkları oy, hisseleri oranında bir etkinliğe sahiptir. Bu nedenle, şirketin yönetim kurulunun oluşumunda, denet¬çi seçiminde, sermaye artırımında, kânn dağıtılıp dağlatmayacağında vb. hu¬suslarda, şirketteki hisse (pay) oranı son derece önemlidir. (1) Bu nedenle de, küçük ve orta büyüklükteki çoğu anonim şirketin ortaklan, kuruluşta hissedar olurken ya da sonradan o şirketin hisse senetlerini alırken, özellikle, asgari % 51 hisseye sahip olmaya çalışırlar.
Bu yönüyle ülkemizdeki anonim şirketlere gözattığımızda, 10 tanesinden 9′unun aile şirketi olduğunu farkederiz. Yani, şirketin adı “Anonim Şirkefdir, ama yönetiminde, şahıs firması anlayışı hakimdir. Bu şirketlere, kolay kolay aile dışından da ortak alınmadığından, şirket genellikle bir ya da iki kuşak sonra dağıtılmakta ya da küçülmektedir.
Özellikle son yıllarda, şirket yönetiminin çeşitli alanlarda uzmanlık ve biriki¬mi gerektirmesi, küçük sermaye yapılanmn yetersiz kalması, gerçek anlamda kurumlaşmaya olan ihtiyacın artması, halka açılmanın ve menkul kıymetler borsasındaki gelişmelerin de etkisiyle, yavaş yavaş aile şirketi şeklindeki anonim şirket anlayışından da uzaklaşma kıpırdanmalan başlamıştır.
Anonim ve limited şirket tercihinde, hizmet işletmeleri dışındaki şirketlerde, genellikle anonim şirketin seçimi, bu şirketin çeşitli avantajlan nedeniyle gi¬derek yaygınlaşmaktadır.
Anonim şirketin kuruluşunda, bu düşünceye ve oluşuma öncülük eden, baş¬langıçtaki mali, hukuki, idari ve f inansal sorunları çözen, gerekli organizasyo¬nu sağlayan kişi ya da kişiler, bu hizmet ve emekleri nedeniyle bazı ayncalıklar elde etmek isteyebilmektedir. Bu ayncalıklar düşünülürken, özellikle gelecekte sermaye artırımlan nedeniyle hissesinin azalması ya da ölüm halin¬de varislerinin benzer sorunlarla karşılaşarak dışlanmaması gibi muhtemel
olumsuzluklar belirleyici ve yönlendi¬rici unsur olmaktadır. Bunun yanısıra, yüksek enflasyonun yaşandığı ül¬kemizde, üç yıl önce sermaye payı konulan 5 milyar TL. ile üç yıl sonra, sermaye artırımında konulan 5 milyar liranın, reel anlamda aynı paralar ol¬mamasına rağmen, hisse oranı yönün¬den aynı hisse olarak değerlendirilme¬si, anonim şirket kurucularını, baş¬langıçta yani kuruluş ya da ilk faali¬yete geçiş aşamasında, bazı imtiyaz¬lar (ayrıcalıklar) sağlayan hisse sene¬di çıkarmaya zorlamaktadır.
Bu imtiyazlar, genellikle kâr dağıtı¬mında ayrıcalıklı bir pay ve şirket yönetim kurulunun oluşumunda et¬kinlik şeklinde olmaktadır. Kuşku¬suz tanınabilecek imtiyazlar bu ikisi ile sınırlı değildir. Bunun yaraşıra ge¬nel kurulda birden fazla oy hakkı (2) ya da tasfiye bakiyesinde imtiyazlı pay verilebileceği gibi, zararlı durum¬da olan ya da mali yapısı güçsüz olan şirkete, sonradan sermaye artmmı yolu ile iştirak eden hissedarlara da, imtiyazlı oy verilmesi yoluna gidile¬bilir. Bunun yanısıra, rüçhan hakla¬rını kullanma, pay sahiplerinin paylarını satışta öncelikle satın al¬ma hakkı gibi pek çok konuda imti¬yaz tanınabilir, imtiyaz genellikle bir grup paya tanınır ve bu grup paylar ayn bir harf grubu ile veya tertip nu¬marası ile vurgulanır. Örneğin, yöne¬tim kuruluna seçilecek üyelerden biri ya da ikisi (A) grubu hisse senedi sa¬hipleri arasından belirlenir kuralı, (A) grubu hisse senedi sahipleri açısından bir imtiyazdır. Paya imtiyaz tanınabilmesinin, payın hamiline ya da nama yazılı olması ile bir ilgisi yoktur. (3)
İMTİYAZ KAVRAMI,İMTİYAZLI HİSSENİN TANIMI VE İMTİYAZLI HİSSELERİN TARiHi GELiŞiMi A. iMTlYAZ KAVRAMI VE İMTİYAZLI HİSSENİN TANIMI
1. imtiyaz Kavramı:
İmtiyazın sözcük anlamı itibariyle ta¬nımı, “Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıca¬lık” şeklindedir. (4)
Türk Ticaret Kanunu’nda, imtiyaz sözcüğünün; 300/b.5, 389, 391, 401, 455 ve 460. maddelerde kullanıldığı¬na rastlanılmaktadır.
İmtiyazlı hisse senedi ile ilgili olarak Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da “imtiyazlı pay”, “imtiyazlı pay sene¬di” ve “imtiyazlı hak” deyimlerinin kullanıldığına rastlanılmaktadır. (5)
2. İmtiyazlı Hissenin Tanımı:
İmtiyazlı hissenin değişik şekillerde tanımlarına rastlanılmaktadır. (6) Bi¬lim adamları ve diğer Ticaret Hukuk¬çularının tanımlarını gözden geçire¬rek, imtiyazlı hissenin tanımını şu şekilde yapmak mümkündür; Ana sözleşme ile, hissedarlık hakları¬nın içerik itibariyle bazı hisse ya da hisse grupları lehine farklılaştırılması sonucu ortaya çıkan ve aksi ana söz¬leşmede öngörülmedikçe, müktesep hak karakterini taşımayan, hisse sahi¬bi lehine korunması gereken bir men¬faat teşkil eden farklılık ve üstünlük¬lere, anonim şirketler yönünden imti¬yaz ve bu imtiyazla donatılmış hisse¬lere de, imtiyazlı hisse denir. B. İMTİYAZLI HİSSELERİN
TARiHi GELiŞiMi
İmtiyazlı hisselerin ilk ortaya çıkış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte, bu hisselerin ilk kez 16. yüzyılın ikinci yansında İngilte¬re’de ve 1639 yılında Hollanda’da kullanıldığı tespit edilmiştir. Tarihsel akışı içerisinde en büyük gelişmeyi ve çeşitliliği gösterdiği Amerika’da ise, ancak 1830′lu yıllarda ortaya çık¬mıştır. Amerika’da ilk kez, “Baltimor and Ohio Railroad Company” 1835 yılında, ana sözleşmesinde im¬tiyazlı paylara yer vermiştir. Ancak, Amerika’da imtiyazlı payların en yay¬gın şekliyle kullanıldığı dönem asıl olarak 19. yüzyılın sonlarına doğru¬dur. Bu dönemde, demiryolu ulaşımının hızlı bir gelişim göstermesi ne¬deniyle, gerekli olan yüksek sermaye, imtiyazlı hisse tipini gündeme getir¬miş ve bunların içinde ilk olarak “Public utility holding Company”, temettü imtiyazlı hisselerin ihracıyla kurulmuştur. (7)
Almanya’da da, gelişme ABD’ye benzer nitelikte olmuştur. Bu ülkede de, imtiyazlı hisseler, demiryolu or¬taklıkları tarafından, demiryolu tek¬nolojisinin hızlı gelişiminin gerektir¬diği yüksek finans ihtiyacını karşıla¬mak amacıyla çıkarılmıştır(8) İsviçre’de ise, imtiyazlı hisselerin gerçek anlamdaki gelişimi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllara te¬sadüf etmektedir. Özellikle 19181928 yıllan, imtiyazlı payların İsviç¬re’de en yaygın olduğu dönemdir(9) İmtiyazlı hisseler Türk Hukuku’nda ancak 1926 tarihli eski Ticaret Kanu¬nu ile girmiş, günümüzde yürürlükte olan 1957 tarihli Ticaret Kanunu ile de, bu hükümler biraz takviye edile¬rek korunmuştur.
lMTlYAZLI HlSSENlN ÖZELLiKLERi VE İMTİYAZLI HiSSE SAHiBiNiN ELDE EDEBİLECEĞİ AVANTAJLAR A. İMTİYAZLI H!SSEN!N ÖZELLiKLERi 1. imtiyazın Hisseye (Paya) Tanınması:
İmtiyaz, pay sahibine değil, payın bizzat kendisine bağlanmıştır. (10)
Örneğin (A) grubu hisse senedine kâr¬dan % 10 üstünlük sağlanması halin¬de gerçek anlamda bir imtiyazdan sözedilebilir. Çünkü burada imtiyaz, pa¬yın bizzat kendisine bağlanmıştır. Pay sahibinin şahsı hiç bir önem arzetmemektedir. (11) Bu nedenle, pa¬yın el değiştirmesi ile imtiyazlı hak da el değiştirir. Örneğin (B) grubu hisse senedi sahibinin ya da sahipleri¬nin kâr dağıtımında % 10′luk bir ayrı¬calıklı hakkı ve yönetim kurulunun seçiminde de 2/3′lük bir başka ayrıca¬lıklı hakkı varsa, (B) grubu hisse se¬netlerinin el değiştirmesi ile, bu ayrı¬calıklar yeni sahibine geçer.
Üstünlüğün, yönetim kurulu üyele¬rine (TTK Md. 472), kuruculara (12) (TTK Md. 298) ve aynı zaman¬da pay sahibi olan müstahdem ve işçilere (TTK Md. 468) tanınması durumunda da, TTK’nın 401. mad¬desindeki imtiyazın varlığından sözedilemez. Çünkü bu örneklerde de, üstünlükler paya değil, kişilere bağ¬lanmıştır.
2. İmtiyazın Hisse Senedi Gruplarına Tanınması:
Anonim şirketin kuruluşunda ya da daha sonraki aşamada çıkarılan hisse senetleri (A) grubu, (B) grubu hatta (C) grubu olarak çeşitli gruplandırmalara tabi tutularak, bu gruplardan birine ya da ikisine veya herbirine , bazı ayrıcalıklı haklar tanınabilir (TTK Md. 401). Örneğin, (A) grubu hisse senedi sahiplerine, yönetim ku¬rulu üyelerinin seçiminde bir ayrıcalık tanınarak, yönetim kurulu üyeleri¬nin yansından bir fazlasının (A) gru¬bu hisse senedi sahiplerinin gösterece¬ği adaylar arasından seçilmesi gerek¬tiğine dair (13) sözleşme ile imtiyaz oluşturan hükümler getirilebilir.
3. imtiyazların Ana Sözleşmede Öngörülmüş Olması:
TTK’nın 279. maddesinde, ana söz¬leşmede yeralması gereken hususlar belirtilmiş ancak bunların arasında imtiyazlara yer verilmemiştir. Fakat, anılan kanunun 300/2 b.S’de “Hisse senetlerinin nev’ileri, hamiline veya nama yazılı oldukları ve muayyen hisse senetlerinin bahşettikleri imti¬yazlar” tescil ve ilana tabidir denil¬mek suretiyle, yukarıda sözü edilen 279. madde tamamlanmakta ve imti¬yazların da ana sözleşmede belirtil¬mesi gerektiği ifade edilmektedir.
Nitekim Sermaye Piyasası Kanunu’nun 12/5. maddesinde de;
“Yönetim kurulunun; imtiyazlı veya iti¬bari değerinin üzerinde hisse senedi çı¬karılması, pay sahiplerinin yeni pay al¬mak haklarının sınırlandırılması konula¬rında veya imtiyazlı hisse senedi sahip¬lerinin haklarını kısıtlayıcı nitelikte ka¬rar alabilmesi için; esas sözleşme ile yetkili kılınmış olması şarttır.”
denilmekle ana sözleşmede düzenlen¬miş olmanın, imtiyazların geçerlilik şartı olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalardan da farkedileceği üzere, ana sözleşme ile öngörülme, imtiyazlar için karakteristik bir özellik arzetmektedir. İmtiyazlı hisse se¬nedi ihraç edilebilmesi için ilk ana sözleşmede bu yönde bir hükmün yeralması gerekir. Eğer yoksa, daha son¬ra anasözleşmede bu yönde değişik¬lik yapılmak suretiyle, imtiyazlı hisse senedi ihraç edilebilir. Ancak, anasöz¬leşmede hüküm bulunmadıkça, tüm pay sahiplerinin oybirliği ile dahi, im¬tiyazlı hisse senedi ihraç edilemez. (14)
Anasözleşmede, yalnızca imtiyazlı hisse senedi ihraç edilebileceğine iliş¬kin soyut bir hüküm yeterli değildir. Aksine, imtiyaza ilişkin açık düzenle¬melere ana sözleşmede yer verilmeli¬dir. (15) Bundan amaç, “imtiyaz” sözcüğünün ana sözleşmede kullanıl¬ması değildir. Ana sözleşme ile hisse¬ye tanınan üstünlükler bu anlamda değerlendirilebiliyorsa, “imtiyaz” söz¬cüğü hiç kullanılmamış olsa dahi, TTK’nın 401. maddesinde sözü edilen imtiyazın var olduğu sonucuna varı¬lır. Burada belirtilen “açık düzenle¬meden” amaç; imtiyazın konu, mahi¬yet, şart ve sınırlan itibariyle ana sözleşmede düzenlenmiş olmasıdır. (16) Açık hükümlere yer vermeyen ana sözleşmeye dayanılarak imtiyazlı hisse senedi ihraç edilmesi mümkün değildir.
4. imtiyazlı Hisse Senedi ihraç Etme Hususunda Karar Vermeye Yetkili Organ:
Anonim şirketlerde, sermaye artırı¬mında ve ana sözleşme değişikliğinde olduğu gibi, imtiyazlı hisse senedi ihracına karar vermede de yetkili organ genel kuruldur. Genel kuru¬lun bu yetkisi, devredilemez nitelik taşıyan yetkilerden olduğundan, söz konusu yetki başka bir organa sözge¬limi yönetim ya da denetim kuruluna veya bir kişiye (örneğin şirketin ge¬nel müdürüne) devredilemez. Bu hu¬susta karar alma yetkisi bir başkasına bırakılamaz.
TTK’nın 388. maddesine göre, imti¬yazlı hisse senedi ihraç etme yönünde anasözleşmede değişiklik yapma amacıyla toplanan genel kurulun bi¬rinci toplantısı için nisap, ortaklık sermayesinin en az yansına sahip olan hisse sahiplerinin ya da temsilci¬lerinin hazır bulunmasıdır. İlk toplan¬tıda bu nisap gerçekleşmediği takdir¬de, TTK’nın 368. maddesine uymak koşuluyla, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplan¬tıda görüşme yapabilmek için ortak¬lık sermayesinin en az 1/3′üne sahip olan hisse sahiplerinin veya temsilci¬lerinin hazır bulunması gerekli ve ye¬terlidir. (17)
B. İMTİYAZLI HİSSE SAHİBİNİN ELDE EDEBİLECEĞİ AVANTAJLAR
İmtiyazlı hisse sahibine, anasözleş¬mede yeralması koşuluyla çeşitli avantajlar sağlanabilir. Ticaret Ka¬nunu* muz, imtiyazlı hisse yaratma¬da sınırlandırma koymuş değildir. İmtiyazlı hisse çıkarılması herhangi bir şarta veya denetime de bağlan¬mamıştır. (18) Uygulamada yaygın olan şekli, şirket kârından daha fazla yararlanma ve yönetim kurulu üyele¬rinin seçiminde belli imtiyazlara sahip olmaya dönüktür. Kuşkusuz, ana söz¬leşmede bunların dışında da bazı im¬tiyazlara, örneğin tasfiye halinde, tas¬fiye bakiyesinden ayrıcalıklı olarak yararlanmak, oy hakkında imtiyazlı pay yaratmak gibi avantajlara yer ve¬rilebilir.
Aşağıda, ağırlıklı olarak, yaygın olan iki uygulamanın üzerinde durulacak¬tır.
1. Kâr Dağıtımında Belli Bir imtiyaz Sağlanarak, Kârdan Daha Fazla Yararlanma Hakkının Tanınması:
Anonim şirketin kuruluşunda ya da anasözleşmede daha sonra yapılan değişiklikle, şirket ana sözleşmesin¬de; (A) tipi ve (B) tipi hatta duruma göre (C) tipi olmak üzere, birden fazla hisse senedi türüne yer verilebilir.
Bunlardan (A) tipi hisse senedi sahip¬lerine, kâr dağıtımında bir imtiyaz sağlanabilir. Örneğin, şirket hisedarlanna dağıtılabilecek durumda olan (yani vergiler, fonlar yedek akçeler vs. düşüldükten sonra kalan) kısım¬dan, öncelikle (A) tipi hisse senedi sa¬hiplerine % 10 veya % 15 gibi ayrıca¬lıklı kâr payı dağıtma, daha sonra da kalan kısmı yine (A) tipi hisse senedi sahipleri de dahil, tüm hissedarlara paylan oranında dağıtma yolu izlene¬bilir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 401 ve 455. maddelerinde, yalnızca, bazı paylara kârdan imtiyaz tanınabileceği belirtil¬mekle yetinilmiş ancak, bunun şekli konusunda hiç bir hükme ve örnek düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle, anonim şirketler imtiyazlı temettünün şeklini tayin konusunda tam bir serbestiye sahiptirler. Bununla birlikte, Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20. , Medeni Kanun’un 2. ve TTK’nın 381. maddeleri anlamında, afaki iyiniyet kurallarının her zaman genel bir çerçeve çizdiği de, gözden uzak tutul¬mamalıdır. (19)
Kâr dağıtımında, halka açık olmayan şirketlerde, TTK’nın 466/2.b.3 de yeralan ödenmiş sermayenin % 5′i ora¬nındaki birinci temettünün imtiyaz haklan karşısında durumu çok net değildir. Çoğunlukta olan görüşe göre (20), imtiyazlı hisse sahibine, % 5′lik birinci temettü düşmeden kâr payı dağıtılması gerekir. Bunun aksine gö¬rüşler de vardır. (21) Kişisel görüşü¬müz, halka açık olmayan anonim şir¬ketlerde, birinci temettünün önceliği¬nin kabul edilmemesi gerektiği, bu¬nun da imtiyaz olayının niteliğine ve amacına uygun düşeceği yolundadır.
2. Şirket Yönetiminin Belirlenmesinde, İmtiyazlı Hisse Sahiplerine Ayrıcalık Tanınması:
İmtiyazlı hisse senetleri ile sağlanabi¬lecek bir diğer avantaj da, bu tür hisse senedine sahip olanların; yönetim ku¬rulunun seçiminde, genel müdürün belirlenmesinde bazı ayrıcalıklar ta¬nınmasıdır.
Şirketin kuruluşunda ya da sonraki bir aşamasında ihraç edilen imti¬yazlı hisse senetlerinin sahipleri, yö¬netim kurulu üyelerinin seçiminde, hisseleri azınlıkta kalsa dahi söz sa¬hibi olabilirler. Örneğin, anasözleşmede, yönetim kurulu üyelerinin yan¬sından bir fazlasının ya da üçte ikisi¬nin, (A) tipi hisse senedi sahipleri ta¬rafından seçileceği yönünde bir hü¬küm bulunması halinde, (A) tipi hisse senedi sahiplerinin anonim şirketteki hisse oranlan % 30 olsa dahi, yönetim kurulunun yansından bir fazlasını ya da üçte ikisini seçebilerler. Benzer du¬rum, şirketin genel müdürü, denetçisi vs. yönünden de sözkonusu olabilir.
C. İMTİYAZLI PAYLARIN SONRADAN AZALTILMASI YA DA BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASI
İmtiyazlı paylann sonradan azaltılma¬sı ya da bütünüyle kaldınlması için, tüm imtiyazlı pay sahiplerinin, im¬tiyazların azaltılmasına ya da kaldı¬rılmasına rıza göstermeleri ve olumlu oy kullanmaları gerekir. Aynca, imtiyazlı payı olmayan pay sahiplerinin de, anasözleşmeyi değiş¬tirecek bir oranda, imtiyazın kaldırıl¬ması yönünde oy kullanması gerek¬mektedir. (TTK Md. 385 ve 401) (22)
Ticaret Kanunu’muz, şirketin ana söz¬leşmesinde yapılacak ve imtiyazlı pay sahiplerinin haklannı ihlal ede¬cek nitelikteki değişikliklerin, genel kurul tarafından kabulünden sonra, aynca imtiyazlı pay sahiplerinin ken¬di aralannda oluşturacağı bir özel ku¬rulda da kabulünü öngörmüştür. (TTK Md. 389) Şirketin sermayesinin artırılması yolunda genel kurulun ala¬cağı her kararın da imtiyazlı pay sa¬hipleri kurulunda görüşülerek aynca kabul edilmesi zorunludur. (TTK Md. 391)
İmtiyazlı paylann tamamının bir tek kişide toplanması, bir başka anlatım¬la, bir kurul oluturmanın imkansız ol¬duğu durumda ise bu pay sahibinin genel kurul karanndan sonra yazılı muvafakatinin alınması gerekir. İmti¬yazlı pay sahibinin muvafakatinin ve¬ya imtiyazlı pay sahipleri kurulu karannn genel kurul karan ile birlikte tescil edilmesi zorunludur.
İmtiyazlı pay sahiplerinin katılması ile bu kural, vereceği kararla, şi±et ana sözleşmesinin değiştirilmesini veya sermayenin artınlmasmı engel¬leyebilir. Zira bu kurulun kararlan, genel kurulun söz konusu yöndeki kararlannın tescil edilerek infaz edile¬bilmesinin ön koşulunu oluşturmak¬tadır. Özel kurulun olumsuz yönde karar vermesi halinde ne ana sözleş¬me değiştirilebilir, ne de sermaye artınlabilir.
İmtiyazlı pay sahiplerinin hepsi, genel kurul toplantısında ana sözleşme de¬ğişikliğine ve/veya sermaye artırımı¬na olumlu oy vermiş olsalar dahi, im¬tiyazlı paylar özel kurulunun aynca toplanarak karar alması zorunludur.
Zira özel kurul, imtiyazlı pay sahiple¬rinin durumu kendi çıkarları açısın¬dan tekrar değerlendirilip, tartışarak karar verecekleri bir kuruldur.
Kanunumuz imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu için, ayn bir düzenleme getirmemiştir. Bu boşluk genel kuru¬la ilişkin hükümlerin, kıyas yolu ile özel kurula da uygulanması ile gideri¬lir. Bu nedenle, özel kurulun toplantı¬ya çağrı usulü, toplantı ve karar ni¬sapları, başkanlık divanının teşkili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiseri¬nin hazır bulunması ve benzeri diğer konular genel kurul ile aynılık göste¬rir. (23)
SONUÇ
İmtiyazlı hisse senetleri, Türkiye’de özellikle son yıllarda yaygınlaşmaya başlamış bir uygulamadır.
Özellikle yatırım yapan şirketlerde; yatırımın başlangıç ve devamı aşa¬masında yatırımın planlanması, fizi¬bilitesinin hazırlanması, teşvik belge¬sinin alınması, projelerin çizimi, onaylanması ve bunlara ilişkin bürok¬ratik işlemler ile inşaatın yürütülüp tamamlanması, makina ve cihazların alınması, gümrük işlemleri, teminat gösterilmesi, yatırımın faaliyete geçi¬rilmesi ve bu aşamalarda finansmanı gibi sayısız yorucu işler, başlangıçta bir ya da iki kişinin çabalan ve tüm zamanlarını ayırmaları ile yürütül¬mektedir. Uzun dönem de, bu şirkete sermaye artırımı ya da hisse satışı nedeniyle hissedar olanlar ile olayın başlangıç ve devamında yükünü taşı¬yanların başka bir anlatımla, olayın realize olmasında büyük ölçüde katkı¬sı olanların ayırımında, imtiyazlı his¬se senedi olayı sağlıklı bir çözüm ola¬bilmektedir. Özellikle, enflasyon ora¬nının yüksek olduğu ülkemizde, yatı¬rım yapan şirkete başlangıçta 20 mil¬yar lira sermaye koyan kurucu ortak¬lar ile 3 yıl sonra, dışarıdan gelen ve sermaye artırımında 20 milyar lira sermaye koyan ortağın aynı hisseye sahip olmasının çarpıklığını ortadan kaldırmak için, imtiyazlı hisse senedi çıkartılması ve kurucuların hakları¬nın korunması, adil bir çözüm yolu olarak gözükmektedir.
Kuşkusuz, benzer durum, sürekli za¬rar eden ya da sermaye artırımı yo¬luyla büyük tutarda bir finansman desteğine ihtiyacı olan şirkete, belli risklere katlanarak sonradan sermaye artırımına katılmak suretiyle hissedar olan ortak yönünden de sözkonusudur. Bunlara verilecek imtiyazlı hisse senedi ile de, ortadaki çarpık durum giderilmiş olabilir. Ayrıca, şirketin yönetiminde imtiyazlı hisse senedi sa¬hiplerinin bazı avantajlara sahip ol¬masının da, bu hisse sahiplerinin bir avantajı olduğu kuşkusuzdur.